Üst düzey kamu görevlilerinin e-imzalarını kopyalayarak sahte diploma düzenleme skandalı eğitim camiasında büyük bir infial uyandırırken, konuyla ilgili yargı süreci devam ediyor.
400 akademisyenin şüpheli olduğu olayda, 65 kişi hakkında 5 yıldan 50 yıla kadar hapis cezası talep edilirken, olaya ilişkin soruşturma sürüyor. Bu skandalın ardından kamu kurumlarında sahtecilik girişimlerine karşı alınan tedbirlerin önemi bir kez daha gündeme geldi.
Esma Altın’ın Türkiye Gazetesindeki haberinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ikinci kez Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığına atanan Prof. Dr. Erol Özvar, sahte diploma olayı ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu.
Olayı haber alır almaz harekete geçtiklerini ifade eden Prof. Dr. Özvar, “Çok ciddi bir hadise. İki koldan soruşturma yapacağız. Hem biz hem de ilgili üniversiteler ayrı ayrı soruşturma yürüteceğiz. Dün itibarıyla ilgili üniversitelere gerekli işlemlerin başlatılması noktasında yazı gönderdik. Sahte diplomanın önüne geçmek ve cezai yaptırımları artırmak için yasal düzenlemeye ihtiyaç var” dedi.
Resmi ve özel belgede sahtecilik…
Türk Ceza Kanunu’nda sahte diploma düzenleme ile ilgili özel bir düzenleme yer almazken, bu tarz vakalar resmî ve özel belgede sahtecilik başlığıyla hüküm altına alınıyor.
Buna göre, sahte bir resmî belgenin üretilmesi, gerçeğe aykırı değiştirilmesi, aldatma amacıyla gerçek belgenin yeniden düzenlenmesi, sahte resmî belgelerin kullanılması gibi suçlarda 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanıyor.
Diploma sahteciliğine karşı mevzuat düzenlemesi kanuni düzenleme ile mümkün.
Kanun düzenleme görevi ise Meclis’e ait. Meclis’in yapacağı düzenleme de cezai müeyyideler artırıldığı takdirde sahteciliğin önüne geçilmesi öngörülüyor.