1960 yılında Erzurum Horasan’da mahrumiyetle başlayan ve yeniden mahrumiyetle geçen yıllar. Evladını okutmak için ahırındaki hayvanları satan bir baba ve okuyabilmek için ayakkabı boyayan bir evlat. Okumak için banklarda sabahlayan bir genç… Yıllar yıllar geçer; akademik meslek, şiirler, kitaplar, profesörlük ve Nurullah Genç… Kocaeli Kitap Fuarı için, ‘’Artık zihnimize kodlandı’’ diyen Prof. Dr. Nurullah Genç ile fuarların 13.’sünde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak özel bir röportaj gerçekleştirdik. Akademik mesleğinin 7 yılını Kocaeli Üniversitesinde geçiren ve Kocaeli’yi 2. kenti olarak gören Prof. Dr. Genç, yıllarca gidip geldiği Umuttepe’ye 3 şiir yazdığını açıkladı. Genç, Umuttepe Kardelen şiirinde ‘’Uzatıp kollarını dağların sinesine/Koparır en zehirli kalbin dikenlerini/Şimdi ne çöl kalmıştır içimizde, ne serap/Itır kokmalı artık bu dorukta ıstırap’’ diyor.
GENÇLER MAHRUMİYET NEDİR BİLMİYOR
Prof. Dr. Genç, mikrofonlarımıza Kocaeli Kitap Fuarının artık hafızalara kendisini kodladığını söyledi. ‘’Kocaeli Kitap Fuarı mı var çok âlâ olacak, harika geçecek diye aklımızdan geçer’’ diyen Genç, Kocaeli’yi 2. kenti üzere gördüğünü söylüyor. ‘’Hayat öykünüze baktığımızda babanız sizi okutmak için ahırındaki 10 koyundan 8’ini satmış. Siz de babanızın bu davranışından duygulanarak ders çıkışlarında yurt kantininde boyacılık yapmışsınız. Bugün hala bu türlü babalar ve evlatlar var mı yoksa çağdaş çağ bu bedelleri elimizden aldı mı?’’ sorusuna ‘’mahrumiyet’’ karşılığını veren Prof. Dr. Genç, kelamlarına şöyle devam etti; ‘’Bizim çocukluğumuzda gençler mahrumiyetin ne olduğunu bilirlerdi. Yok olanı elde etmenin çabası vardı. Artık çocuklarımızın büyük çoğunluğu mahrumiyet kavramını bilmiyor. Şimdiki gençlere mahrumiyeti öğretmek gerekiyor. Dünya mahrumiyetler dünyasıdır. Tarihi anlatıyoruz lakin tarihteki figürleri bilmiyorlar. Eğitim sistemimizde değişiklik yapıp, figüratif eğitime geçilmeli. Örneğin tarih dersinde hususumuz İstanbul’un fethi olmamalı; Fatih Sultan Mehmet olmalı, Akşemsettin olmalı, Ulubatlı Hasan olmalı. Benim eğitim üslubum budur.’’
‘’KOCAELİ BENDE İZ BIRAKTI’’
Kitap fuarında okurlarından ağır ilgi gören Prof. Dr. Genç’e, ‘’Kocaeli sizin için yabancı değil, 2003’ten sonra 7 yıl Kocaeli Üniversitesinde akademisyen olarak misyon yaptığınız biliyoruz. ’Siyah Gözlerine Beni de Götür’ şiirini birtakım günler banklarında sabahladığınız Erzurum tren garında yazmıştınız, şiirlerinizde ya da kitaplarınızda Kocaeli’nin yeri var mı?’’ sorusunu yönelttiğimiz de bizleri çok sevindiren bir cevap alıyoruz. Genç, ‘’Kocaeli Üniversitesi’nde misyon yaparken, Umuttepe’ye gidip geldim. Kitaplarımda 3 tane Umuttepe şiiri vardır. Kocaeli bende iz bıraktığı için 3 tane şiirim vardır’’ tabirini kullanıyor.
BÜYÜKŞEHİR’İ TEBRİK EDİYORUM
Sadece edebiyatta değil iktisat ve iş hayatında da uzman bir isim olan Prof. Dr. Genç’e, ‘’Sanayinin ve iş dünyasının merkezi Kocaeli’nin kitap fuarı üzere çalışmalarla kültür ve sanat alanındaki seyahatini nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu da yönelttik. Turgut Cansever’in, ‘’Yaptığınız binaları, sanayi tesislerini, kentleri imar ettiğiniz halde nesillerinizin ruhunu da imar etmezseniz; o jenerasyonlar imar ettiğiniz kentleri yıkar’’ kelamıyla sorumuza cevap veren Genç, ‘’Sanayi kenti olmak kadar, o kentin çalışkan, dürüst bireylerle donatılması da değerlidir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ni tebrik ediyorum. Sanayi kentinde çok değerli kültür faaliyetleri yapılıyor, bunu tebrik ediyorum’’ açıklamasını yaptı.
BU DÜNYAYA NE GEREK VAR
Özel röportajımızın akabinde 13. Kocaeli Kitap Fuarında “Bu Dünyaya ne gerek var” başlıklı bir söyleşide sevenleriyle bir ortaya geldi. “Dünyanın her yerinde savaşlar var” diyerek söyleşisine başlayan Genç, ”Dünyada yaşayan her insanın bu dünyaya ne gerek var diye sorgulaması lazım. Bu dünya nasıl yaşanılabilir hale getirilir. Bir menfaat dünyasına dönüştü hayat. Amerika, Çin, Rusya’yı dünyanın en güçlü 3 ülkesi olarak biliyoruz. Pekala bu üç ülke olmasaydı nasıl olurdu dünya. Bu üç ülkenin hiçbir yararı yok dünyaya. Bu ülkeler menfaatperestliğin, köleliğin ülkeleri. Bizim medeniyetimize bakacak olursak; insanlığı koruyan, dünyayı koruyan, mazluma sahip çıkan bir ülke olduğumuzu görürsünüz” dedi.
KIRLANGIÇ YAVRULARI
“Siyah gözlerini beni de götürün” isimli tatlının son kısmını okuyan Genç, şiirde geçen yaralı kuşlardan yola çıkarak Çinlilerle ilgili bir bilgiden bahsetti. “Yüzlerce mağaraların olduğu bir kanyon var Çin’de. Bu mağaralar kırlangıçların yuvaları ile dolu. Çinliler çorba yapmak için oradaki yuvaları bozup yavrularını alıyorlar. Kırlangıçlar geliyorlar. Yavrularının alındığını görünce acısından kendilerini duvarlara vuruyorlar. İşte bu milletin dünyaya hakim olmasını ister misiniz? Amerika ve Rusya’nın da yeterli tahlil edilmesi gerekir. Bugün hala bu iki ülkeyi alkışlayan insanlarımız var. Bizim milletimizin dokusu ile karşılaştıramayız bile. İnsanları köleleştiren mantığa sahip olan Rusya ve Amerika. Kimilerini o denli köleleştirdiler ki; isimleri bizden ancak varlıkları bizden değil. İşte bu isimler bizim ülkemize düşman, çok acı’’ halinde konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
