Kuzey Marmara Otoyolu’nun Sakarya kısmında 7 aracın karıştığı, 10 kişinin öldüğü ve 59 kişinin yaralandığı zincirleme kazayı kıymetlendiren Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, “Sisin olmadığı kazalar da var. Gündüz gözüyle olan kazalar da var. O yüzden tek başına sis diyemeyiz.”
Özgür Şener: “Sisin içerisinde sürüş yapmaya ‘kör sürüş’ diyoruz. Buna gerek yok. İnançlı bir nokta bul ve inançlı bir noktaya çek.”
Şener: “Hızdan vazgeçmeyi artık kendimize prensip edinmeliyiz. Yani yolun üzerindeki sürat kaçsa o limit bir surattır. O süratle gitmeye çalışmaktan vazgeçmemiz lazım.”
Üsküdar Üniversitesi İş Sıhhati ve Güvenliği Kısmı Öğretim Vazifelisi, Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, Kuzey Marmara Otoyolu’nun Sakarya kısmında 7 aracın karıştığı, 10 kişinin öldüğü ve 59 kişinin yaralandığı zincirleme kazayı kıymetlendirerek, siste araç kullanma konusunda tekliflerde bulundu.
‘Sis olunca kaza olur’ algısı hakikat değil!
“Gerekli önlemleri alacak formda organize olursa olağan ki kaza olması mümkün değil.” diyen Şener, ‘Sis olunca kaza olur’ algısının gerçek olmadığını tabir ederek, şöyle devam etti:
“Yani bu türlü bir şey olmaz. O vakit; ‘Sis olunca kaza olur. Karanlık olunca kaza olur. Yağmur yağınca kaza olur…’ Bunu söyleyemeyiz. Birçok parametreyi göz önünde bulunmak gerekiyor… Sisle ilgili yani hava kurallarına bakmak lazım, şoförün durumuna bakmak lazım, aracın durumuna bakmak lazım… Yolla ilgili varsa duruma bakmak lazım. Öteki sürücülerin, başka şoförlerin pozisyonlarına bakmak lazım. Yani ne oldu da kaza oldu?”
Bir zincirleme tepki gibi…
O yüzden tek başına sisin kazaya neden olduğunun söylenemeyeceğini lisana getiren Şener, bir kazada tek başına bir şey bulunamayacağını, kazayı tetikleyen ve etkileyen birden fazla husus var olabileceğini anlattı.
Şener, “Bir zincirleme tepki üzere düşünün. Sis bunlardan bir tanesi dedik. ‘Sis olmasaydı bu kaza olur muydu?’ Olmayabilirdi. Lakin Türkiye’deki bütün kazaları sise bağlamamız lazım o vakit… Sisin olmadığı kazalar da var. Gündüz gözüyle olan kazalar da var. O yüzden tek başına sis diyemeyiz.” diye konuştu.
Sisli havalarda nasıl araç kullanılır?
Sisli havalarda nasıl araç kullanılması gerektiği konusuna da değinen Özgür Şener, şöyle devam etti:
“Sisli havada; sürüşün makul aranın altına düştüğü ve şoförün artık yolun ilerisini gözleyemediği, neredeyse 10-15 saniyelik bir arayı gözlemleyemediği bir noktada sürüşü sonlandırmak lazım. İnançlı bir yer bulacaksınız. Sis nasıl olsa kalkan bir şey. Yani kar üzere, buz üzere değil. Buz olsa tuz atılması lazım. Kar olsa karın kürenmesi lazım lakin sis eninde sonunda kesinlikle kalkıyor. Yarım saat, kırk beş dakika sonra zira anlık bir şey neredeyse, bir bulut geçişi üzere olduğu için. Sisin içerisinde sürüş yapmaya ‘kör sürüş’ diyoruz. Buna gerek yok. İnançlı bir nokta bul ve inançlı bir noktaya aracını çek.
Güvenli bir nokta yok. Otoyoldasın. Birinci mola yeri uzakta bir yerdeyse azamî görünürlüğü sağlayacak formda aracın sis farlarını açmak lazım. Suratını azaltmak lazım. Mümkün olduğunca da işte sağ şeritte seyir yapmamız lazım. Sağ şeritten ileriyi gözlemleyerek sürüşü daha düşük süratlerde, zira yeniden de bir kazaya karışabiliriz. Hiç görmediğimiz önümüzde bir araç durmuş olabilir, denetimsiz bir yerde. Ona çarpabiliriz, ancak hiç olmazsa çarpmanın şiddeti düşük olur.”
Mutlaka suratını asgarî düzeye çek
Özgür Şener, sis kalkınca sürüşe devam etmek gerektiğine işaret ederek, “Eğer zorundaysan ve devam ediyorsan kesinlikle suratını asgarî düzeye çek. Ve görünürlüğünü sağla, daha uzun, ileriye bakarak sürüş yapmaya uğraş et” dedi.
Sürücülere ikazlarda da bulunan Şener, şunları kaydetti:
“Bireysel şoförün şunu bilmesi lazım. Trafik ortamı, tehlikelerle dolu bir ortam. Bu ortamın içerisinde gördüğünüz üzere hava koşulları var. Öbür şoförler var. Yolla ilgili hususlar olabilir. Kendisiyle ilgili hususlar olabilir. Trafik kurallarına ve yolun kaidelerine istisnasız uymak ve ‘Ben yaparım, ben giderim, ben sürerim, ben iyiyim’ demek yerine kendisini denetim edip sahiden yorgunsa, uykusuzsa sürüşü sonlandırmak.
Türkiye’de son 10 yılda trafik kazalarında sürat birinci neden
Trafik işaretlerini izleyip yolun ilerisinde tehlikeler varsa bunların farkında olmak ve sürüşünü buna nazaran organize etmek ve süratten vazgeçmeyi artık kendimize prensip edinmeliyiz. Yani yolun üzerindeki sürat kaçsa o limit bir surattır. O süratle gitmeye çalışmaktan vazgeçmemiz lazım. Zira Türkiye’deki son 10 yıllık trafik kazalarına baktığınızda; yıllardır ölümlü ve kazalı yaralanmalarda suratını yol ve hava koşullarına uygun yapmamak birinci sırada geliyor, yıllardır birinci sırada sürat geliyor. Sürat deyince de yüksek suratlardan bahsetmiyoruz. Yani 50 kilometre olan bir yerde, 60 da yüksek surattır. 100 kilometre yazan bir yerde 110 da 120 de yüksek sürat demektir. Yani 30 ile gidilecek bir yolda 50 ile gidiyorsanız tekrar süratli gidiyorsunuz demektir. Sürat düşük üzere görünse de…”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
