Doğum sonu periyotta ebeveynliğe geçiş, yeni rol ve sorumluluklarla birlikte hormonal, fizyolojik değişimler görülüyor. Bu süreçte, anne-bebek açısından dayanak ve anlayış büyük ehemmiyet taşıyor. Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Sıhhat Bilimleri Fakültesi Ebelik Kısım Lideri Dr. Öğr. Üyesi Armağan Karakoç, doğum öncesi ve sonrası süreçlerle ilgili altın bedelinde bilgiler paylaştı.
“Her Anne, Mükemmeldir”
Gebelik, doğum ve doğum sonu süreçlerinin bir bütün olduğunu belirten KTO Karatay Üniversitesi Sıhhat Bilimleri Fakültesi Ebelik Kısım Lideri Dr. Öğr. Üyesi Armağan Karakoç; “Gebelik ve doğum süreci yönetilebiliyor fakat doğum sonu periyoda gelince izlem ve konut ziyaretleri ile ilgili problemler nedeniyle zorlanılıyor. Mesleğimiz ne olursa olsun, yaşımız kaç olursa olsun geçmiş deneyimlerimiz bizlere deneyim katmaktadır ancak anne olmak, yeni bir bebeğin sorumluluğunu almak kıymetli bir geçiş tecrübesidir. Bu basamakta annenin; “Acaba yapabilecek miyim, sanki âlâ gidiyor muyum, ben başarılı bir anne miyim” üzere fikirler, aklına takılmaktadır. Zira her anne, eksiksiz olmak istemektedir ve bu hisleri yaşarken eşlerin takviyesi çok değerlidir. Kâfi dayanağı göremeyen annede hüzün ve depresyon yaşanabilmektedir” dedi.
“Doğum Sonu Ziyarette Anneyi Sorgulama ve Motive Et”
Çevredekilerin anneyi anladığını düşündüğünü ancak yeteri kadar anlamadığını söyleyen Karakoç; “Doğum sonunda anneleri ‘sen eksiksiz bir annesin, bebeğine güzel bakıyorsun’ üzere cümlelerle motive etmeliyiz. ‘Sütün var mı, geceleri uyuyor mu, kaç kilo doğdu, olağan mi yoksa sezaryen mi?’ üzere sorularla anneleri üzmemeliyiz. Bu süreçte bebeğin en çok muhtaçlık duyduğu şey, anne sütü ve kokusudur. Annenin muhtaçlığı olan şey ise dinlenmek ve motive edilmektir. Bebek ve annenin birlikte vakit geçirmesine imkan sağlanmalı, günlük işlerde anneye dayanak olunmalıdır” halinde konuştu.
“Gebelik Devrinde Eğitim ve Danışmanlık Almak Önemli”
Gebelik devrinde, eğitim almanın çok değerli olduğunun altını çizen Karakoç; “Doğum sonrasında bebeğin nasıl emzirileceği, bakımının nasıl yapılacağı, ebeveynleri ne üzere problemlerin beklediği üzere bahisler hamile eğitimlerinde, doğuma hazırlık sınıflarında verilmektedir. Lohusalıkta emzirme meselesini yaşamamak için doğum öncesi eğitimleri almış olmak gerekmektedir. ‘Emzirmeyi biliyorum’ demekten çok gerçek teknikleri öğrenerek yola çıkılması kıymetlidir. Ayrıyeten eş ile birlikte bu eğitimlere iştirak sağlanması da çok büyük ehemmiyet taşımaktadır. Bayanın en kıymetli destekçisi eşidir. Eş süreci bilmediğinde eşine yanlışsız biçimde takviye olamamaktadır” tabirlerine yer verdi.
“Gebelik Öncesi Bakım, Hamile Kalmadan Evvelki Yüz Günü Kapsar”
Sağlıklı bir gebelik sürecinin, öncesinde yapılacak hazırlıklara bağlı olduğuna değinen Karakoç; “Gebeliğin birinci 3 ayı bebeğin organlarının oluştuğu evredir. Bu mühlet içerisinde annenin enfeksiyonlardan, bebeğin gelişimini olumsuz etkileyen ilaçlardan ve ziyanlı alışkanlıklardan korunması daha da ehemmiyet taşımaktadır. Anne gebeliğe sağlıklı bir halde hazırlanmaz, 7. ve 8. haftada hamile olduğunu anlarsa, organların oluşma sürecini bilmeden bu periyodu geçirmektedir. Gebelik öncesi bakım, hamile kalmadan evvelki yüz günü kapsamaktadır. Bu süreç içerisinde anne, sağlıklı bir gebelik süreci için bedenini hem fizyolojik hem de ruhsal açıdan hazırlamalıdır. Örneğin folik asit kullanımı çok değerlidir ve omurilik efektinin oluşmasını önleyen çok değerli bir takviyedir. Bu süreçte ultrason muayenesi yapılmalı, kan pahaları araştırılmalıdır. Bu periyoda evvelden hazırlık yapılır ise sağlıklı bir gebelik süreci yaşanır” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
