Avrupa Birliği’nin 2027 itibarıyla Rusya’dan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatını yasaklama kararı, küresel enerji ticaretinde yeni bir güç kayması başlatıyor. Analistlere göre bu boşluğu dolduracak iki ülke var: ABD ve Katar. Washington’un hızla artan LNG ihracatı ve yeni yatırım projeleri, küresel arz güvenliğini yeniden şekillendirirken, Avrupa’nın enerji tedarikinde Amerikan etkisini kalıcı hale getirebilir.
Ekonomim.com’dan Evrim Küçük’ün haberine göre, ABD Enerji Bilgi İdaresi (EIA), 2025’te Amerikan LNG ihracat kapasitesinin yıllık 115 milyon ton seviyesine ulaşacağını, 2027’ye kadar bu rakama 50 milyon tonluk ek kapasite ekleneceğini öngörüyor. Bu artış, ABD’nin dünyanın en büyük LNG ihracatçısı konumunu güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda Rusya’nın boşalttığı Avrupa pazarında belirleyici oyuncu haline getirecek. Küresel LNG kapasitesinin 2027’ye kadar 161 milyon ton artması bekleniyor. Bu artışın yarısından fazlası ABD ve Katar kaynaklı olacak.
Rabobank Enerji Stratejisti Florence Schmit, “2027, ABD’nin enerji ihracatı tarihinde bir dönüm noktası olacak. Yeni LNG projeleri, Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığını tamamen bitirecek” değerlendirmesinde bulundu.
ABD enerji ihracatında rekor büyüme
ABD’de doğalgaz sektöründeki anlaşma hacmi 2025 itibarıyla 30 milyar dolara ulaşarak rekor kırdı. Bu artışta Asya’daki LNG talebi, yapay zekâ veri merkezlerinin artan enerji ihtiyacı ve sanayideki yeniden canlanma etkili oldu.
Türkiye, ABD ile uzun vadeli LNG anlaşması imzaladı
Türkiye de geçen ay ABD ile önemli bir LNG anlaşmasına imza attı. Bu kapsamda BOTAŞ, 20 yıl boyunca toplamda yaklaşık 70 milyar metreküp doğalgaz eşdeğeri LNG almak için Mercuria ve Woodside Energy ile sözleşme yaptı.
Enverus Analisti Andrew Dittmar, “Asyalı alıcılar artık ABD’deki sahalara doğrudan yatırım yapıyor. LNG arzını güvence altına almak için üretim zincirine entegre olmayı tercih ediyorlar” ifadelerini kullandı. ABD’nin Asya’ya LNG sevkiyatı Ekim ayında 3,6 milyon tonla rekor seviyelere yaklaşırken, Tayvan, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerin karbon nötr hedefleri bu eğilimi destekliyor.
Avrupa’da Amerikan gazının payı artıyor
AB’nin 2027’den itibaren Rus LNG’sini yasaklama kararı, kısa vadede tedarik riskini artırsa da, uzun vadede fiyat istikrarı ve arz çeşitliliği sağlayacak. Avrupa, halihazırda Rusya’dan yıllık 21 milyon ton LNG ithal ediyor ve bunun 15,5 milyon tonu uzun vadeli sözleşmelere bağlı. Ancak Rabobank’a göre, 2027’ye kadar devreye alınacak yeni projeler bu açığı fazlasıyla kapatacak.
Energy Aspects verileri, ABD’nin şu anda Avrupa’nın LNG ihtiyacının yüzde 50’sinden fazlasını karşıladığını ve bu oranın 2027’ye kadar yüzde 70’e çıkmasının beklendiğini gösteriyor. Katar ise Kuzey Sahası’ndaki genişleme projeleriyle yıllık 31 milyon ton ek kapasite yaratacak.
Columbia Üniversitesi Küresel Enerji Politikası Merkezi’nden Anne-Sophie Corbeau, “Rus LNG’sinin Avrupa’dan çekilmesi fiyatlarda ani bir sıçramaya neden olmayacak. Piyasada yeterli kapasite geliyor” dedi.
Buna karşın uzmanlar, jeopolitik risklerin LNG akışlarını yeniden şekillendirebileceğine dikkat çekiyor. Kpler analisti Arturo Regalado, “Rus gazı Avrupa’ya giremeyecek, ancak Asya pazarlarına yönelerek küresel ticaret haritasını değiştirecek” yorumunda bulundu.
LNG piyasasında yeni denge: Talep artacak, fiyatlar düşecek
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Gas 2025 raporuna göre, 2030’a kadar 300 milyar metreküplük yeni LNG kapasitesi devreye alınacak. Bu da küresel arzda yıllık 250 milyar metreküplük net artış anlamına geliyor.
Ajansa göre, beklenmedik kesintiler yaşanmadığı sürece LNG fiyatları önümüzdeki yıllarda düşecek ve küresel talep hızla artacak. Rapora göre, 2024–2030 döneminde küresel gaz talebi yılda ortalama yüzde 1,5 büyüyerek toplamda 380 milyar metreküp artacak. Bu büyümenin yarısı Asya-Pasifik bölgesinden, yaklaşık üçte biri ise Ortadoğu’dan kaynaklanacak.
IEA Enerji Piyasaları Direktörü Keisuke Sadamori, “LNG arzındaki bu yeni dalga, yıllardır sıkışık ve oynak olan küresel gaz piyasalarına bir nefes aldıracak” dedi. Ancak ajans, düşük fiyatların yatırım iştahını azaltması halinde 2030 sonrasında arz daralması riski doğabileceği uyarısında bulundu.
























