MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu.
Bahçeli, ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine ilişkin, “Maksadı bulanık, bakışı dağınık, iradesi çarpık, iddiası güdük, itibarı sönük kimi çevrelerin ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini sabote etme çabası, duygusallıkları kaşıyarak provokasyonlara teşne olma gayreti bizim nazarımızda yok hükmündedir. Terörle anılan bir ülke olmaktan hızla kurtuluşun adım adım ilerlediği şu günlerde Terörsüz Türkiye seferini durduracağını zannedenlerin, buna dair siyasi plan yapanların üzerinde durdukları zemin kaydıkça daha çirkefleşmeleri beklenen ve öngörülen bir durumdur. Bilhassa değinmek isterim ki; Osmanlı İmparatorluğu’nda düzen bozucu faaliyetlere ‘fesat çıkarmak’ denirdi. İşte bu fesat zihniyeti yeniden hortlak gibi dolaşmaya başlamış, terörü adeta geçim ve ümit kapısı olarak telakki ettiklerini utanmadan, sıkılmadan, hiç de yüzleri kızarmadan teyit etmişlerdir. Fitnenin, fesadın borusunu çalanlar aynı zamanda terörün yanında yöresinde kurnazca hizalanan aymazlar ve ahlaksızlar korosudur” diye konuştu.
“MHP, heyete katılmaya hazırdır”
TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarının sona geldiğini belirten Bahçeli, “Bu komisyon 5 Ağustos 2025 tarihinden bugüne kadar gayet verimli, yapıcı, sorumlu ve iyi niyetli toplantılarını gerçekleştirmiştir. Ümit ediyorum ki bu kapsamda belirlenecek ve çerçevesi çizilecek yol haritası mucibince hukuki, siyasi ve demokratik atılımlar geniş ve gerçekçi bir mutabakat düzleminde temin edilecektir. Elbette PKK’nın kurucu önderliğinin son düzlükteki görüş, düşünce ve kanaatleri alınmalı, konuyla ilgili günlerdir yapılan kısır tartışmalar sonlandırılmalıdır. İmralı ile Edirne ihtilafı çıkarmanın, Terörsüz Türkiye hedefini baltalamanın arayış ve anlayışında olan bazı medya kuruluşlarının, sipariş ve sivri görüşleri seslendiren sözde uzmanların nereye hizmet ettiklerini çok iyi biliyoruz. Hem Öcalan’ın hem de Demirtaş’ın arasına mayın döşemek suretiyle Terörsüz Türkiye adımlarını kösteklemeye çalışanların potansiyel hazımsızlıklarını görüyor, hiç kimsenin de bu oyuna gelmeyeceğini değerlendiriyoruz. Atatürk’ün partisini Ankara’da uzaklaştırıp önce Saraçhane’ye sonra Silivri’ye ardından batı başkentlerine telkin ve tembihlerle ite ite sürükleyen hatta hapseden cahil, köksüz, kimliksiz ve iş birlikçi güruhun kurguları ve kumpasları şüphesiz boşunadır. Sosyalist CHP’yi ikna edebilirler ama Türkiye’yi ikna edemezler, karşımızda asla duramazlar. Bir kez daha ve ısrarla söylemem lazım gelirse, Meclis’te kurulan Komisyon’dan seçilecek milletvekillerinin İmralı’ya giderek ilk ağızdan ve ilk elden ihtiyaç duyulan mesajları alması süreci çok daha güçlendirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi böylesi bir heyete katılmaya hazırdır. Korkuya, kaygıya, çekinmeye, çelişkide bocalamaya gerek yoktur. Bugüne kadar İmralı sözünü tutmuş, açıklamalarının arkasında durmuştur. Nitekim 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum çağrısının hitamındaki gelişmelere dikkatle bakılırsa ne demek istediğim gayet berrak şekilde idrak edilecektir” ifadelerini kullandı.
“PKK’nın varlığını sürdürmesi, terörsüz bölge hedefine ters”
Bahçeli, “Bölücü terör örgütünün örgütsel varlığı lağvedildikten sonra örgüt elemanlarının SDG/YPG’ye silahlarıyla birlikte katılmalarını, bu terör örgütü yapılanmasının Suriye merkezi yönetimiyle entegrasyon müzakereleri devam ederken ayrı bir tümen kurma taleplerini milli güvenliğimize doğrudan bir tehdit olarak değerlendiriyoruz. PKK’nın başka bir cinayet ve melanet bedene girerek varlığını sürdürmesi Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge hedefleriyle ters düşecek, baştan ayağa çelişecektir. Türkiye’mizin ve Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne karşı oluşacak yakın tehlikenin bire bir takibiyle birlikte sahada önüne geçilmesi akut bir ihtiyaç olarak karşımızdadır” dedi.
“Cumhur İttifakı bayraktır, vatandır”
Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı ile ilgili ortaya atılan iddialara da cevap vererek, şunları kaydetti:
“Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur ittifakı arasında Terörsüz Türkiye hedefi etrafında ne bir görüş ayrılığı ne de siyasi bir ihtilaf asla, kat’a söz konusu değildir. Ne tuhaf bir garabet haldir ki Cumhur İttifakı’nda sürekli kriz izi sürüyorlar. ‘Çatlak var’ demekten bıkmadılar, ‘Cam çerçeve kırıldı’ demekten usanmadılar, ‘Koptu kopacak, bitti bitiyor’ yalanlarından hiç dönüş yapmadılar. Biz çeliğe su verdikçe, biz vatan ve millet aşkında tek yürek oldukça, CHP’sinden diğer muhalefet partilerine, yarım porsiyon aydınlardan fikri saplantı içinde sarkaç gidip gelen fuzuli yorumculara, bir kısım köşe yazarıyla sosyal medya tetikçilerine kadar niyet okuyucuları papatya falı açıyorlar. Çünkü 15 Temmuz’un karanlık gecesinde Kutup Yıldızı misali parlayıp meydanlarda anıt gibi kurulan böylesi ahlaki ve fazıl bir siyasi ittifaka bünyeleri alışkın değil, akılları almıyor, seciyeleri bir türlü yetmiyor. Eniği cücüğü, ipsizi sapsızı, yandaşı yoldaşı ‘Cumhur İttifakı çöktü çökecek’ derken ne hikmetse yorgunluk emaresi göstermediler. Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerin tüzel kişiliği, dünya görüşleri, siyasi mazileri, küresel gelişmeleri ve Türkiye’yi yorumlama biçimleri tabiatıyla faklıdır, bu da son derece doğaldır. Fakat Cumhur İttifakı’nın hepsinden önemli, belki de inatla üzeri örtülmek istenen bir özelliği ise Türkiye ve Türk milleti sevdasının aşılmaz kalesi, hesabi değil hasbi ve harbi birlikteliğin serdengeçti iradesi olmasıdır. Cumhur İttifakı bayraktır, vatandır, millettir, dünyayı Türkçe okuyan, ihanete ve zulme kahramanca direnen Kızılelma ruhu, İ’la-yı Kelimetullah şuurudur.”
“29 Ekim’de özel bir durumla muhatap kalmamız ihtimal dışı mı”
Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Anıtkabir’e ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 29 Ekim resepsiyonuna katılmamasına yönelik iddialarla ilgili de “29 Ekim tarihinde Anıtkabir’e niye gitmemişim, Külliye’deki Cumhuriyet resepsiyonunu neden protesto etmişim. Yok, Kıbrıs politikasında derin anlaşmazlık varmış, yok gözünün üstünde kaşın varmış, yok öyleymiş, yok böyleymiş. Geçiniz beyler geçiniz, iddia sahiplerinin hepsi çuvalladı. Yine ters köşeye yattı, zahmet olmazsa sahte ve kaotik görüşlerinizi Cibali Karakolu’na gidip anlatın. Galata Köprüsü’nü satarken yakayı ele veren Sülün Osman hayatta olsaydı bu kadarına da pes doğrusu diyerek tasını tarağını topladığı gibi terki diyar eylerdi. 29 Ekim’de Anıtkabir’e gitmememizin nedeni insani bir halden kaynaklanmış olamaz mı? O gün için özel bir durumla muhatap kalmamız ihtimal dışı mı? Bundan dolayı belki de turnusol kağıdı gibi kimin kiminle iş çevireceğini, ne söyleyeceğini, kafasının içindeki spekülasyonların deşifresi için bir imtihan vesilesi, bir test vetiresi, bir öğrenme veçhesi olarak görmüş ve düşünmüş olamaz mıyız? Anıtkabir’e haydi gidemedik, peki resepsiyona katılınca bu defa da Anıtkabir’i protesto etmiş gibi takdim edilmeyecek miydik? Anıtkabir’deki törene gitmeyince resepsiyona katılmak ne kadar doğru, dengeli ve isabetli bir davranış olarak değerlendirilirdi? Peki, Anıtkabir’e gitmeyip de koşa koşa resepsiyona katılanları, boy boy fotoğraf karesi servis edenleri görmemek ayıplı ve alçalmış bir çifte standart değil midir? Ben az söyledim, tezvirata ve tefrikaya yatırım yapan güruh çok anlasın, eğer anlayabilirse, eğer takatleri yeterse” diye konuştu.
“AK Parti’yle aramızda iki tarafı saran bir hakikat vardır”
Bahçeli, “AK Partiyle aramızda bir hadise değil iki tarafı sımsıkı saran ve kuşatan bir hakikat vardır, akıl ve vicdanları ipotekli olanların bunu anlaması ise mümkün değildir. Dedikodunun gönüllü havarilerine, fesadın canlı cesetlerine, FETÖ’cü hainlerin yalan ve iftira dolu sözlerine eyvallah edersek, Türk ve Türkiye Yüzyılı’ndan dönersek, kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliğinden ödün verirsek, şimdi birileri kulağını açıp dinlesin; gök girsin kızıl çıksın. Cumhur İttifakı yoluna devam edecek, tarihi mücadelesini sürdürecek; yeni yüzyılın çatısını el birliği, güç birliği, hedef birliği, inanç birliği, ülkü birliği eşliğinde imanla örecektir” ifadelerini kullandı.
“Demirtaş’ın tahliyesi hayırlara vesile olacaktır”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, grup toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bahçeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara ilişkin soruya “Hukuki yollardan sonuca ulaşmıştır, Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi hayırlara vesile olacaktır” yanıtını verdi.



























