Özellikle atletler yahut spor yapanlar tarafından tercih edilen protein barların protein sentezini hızlandırdığını belirten uzmanlar, ağır talep görmesinin nedenini pratik oluşuna bağlıyor. Spor sonrası kas kütlesini arttırmak üzere bir gayesi olanların seçecekleri protein barın en az 15-20 gram protein içermesi gerektiğine dikkat çeken Yiğit, “Besin ögelerinin bir ortaya gelip bedende oluşturduğu sinerjik etkiyi de atlamamak gerekir. Proteini yalnızca hazır barlardan değil, yumurta, peynir, az yağlı kırmızı ve beyaz etten almanız protein sentezi, kas üretimi ve beden işleyişi için daha tesirli olacaktır.” teklifinde bulunuyor. Tok tuttuğu ve günlük gereksinim duyulan güce katkı sağladığı için beslenmeye daha az vakit ayıranların tüketebileceğini lisana getiren Yiğit, bazı protein barların, yüksek ölçüde şeker yahut tuz içerebileceği bunun da birtakım hastalıklara karşı riski artırabileceği konusunda uyarıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, sportmenler tarafından sıklıkla tüketilen ve beslenmeye destek olarak da tercih edilen protein barlar hakkında açıklamalarda bulundu.
Özellikle atletler tarafından sıkça tercih ediliyor
Protein barların karbonhidrat yahut yağa kıyasla yüksek oranda protein içeren bir yiyecek çeşidi olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Yapılan birçok araştırma, direnç antrenmanından sonraki 2 saat içinde protein alımının kas yıkımını azaltmada ve toparlanmada tesirli olduğunu bildiriyor. Protein barlar bilhassa seçkin sportmenler yahut spor yapan bireyler tarafından, egzersiz/antrenman sonrası güç gereksinimini karşılamak ve protein sentezini hızlandırmak için tercih edilir. Tabi tercih edilebilirliği çoğunlukla pratik olması ile alakalıdır. Zira, spor yapan birçok birey için spor sonrası proteinli öğünü hazırlamak mümkün olmaz, uğraştırıcı görünür.” dedi.
Protein bar seçilirken etiket okumakta yarar var
Spor sonrası kas kütlesini arttırmak üzere bir maksadı olanların seçecekleri protein barın en az 15-20 gram protein içermesi gerektiğine dikkat çeken Yiğit, “İçerdiği protein çeşidi de epey kıymetli. Bilhassa whey proteini içeren protein barlar spor sonrası kas kaybını minimumda tutmak ve protein sentezi için daha güçlü bir seçenektir. Birtakım protein barların eklenti şeker oranları epey yüksektir. Bu nedenle tercih edilirken ek şeker içermeyen, bilhassa çözünür ve çözünmez posa içeren seçeneklere yönelmek daha sağlıklı olur. Fruktoz şurubu içerikleri yüksek olan barların protein sentezinden çok, karaciğer yağlanmasına sebep olabileceği unutulmamalı. Bu durumdan anlaşılacağı üzere protein barlar istikrarsız tüketildiğinde, kas kütlesini arttırmak yerine yağlanmanıza da sebep olabilir. Protein barlar takviye eserleri ortasında en az süreç görmüş olanlardır ve kullanılan eserler ekseriyetle ek bir kimyasal süreç görmeden bir ortaya getirilebilir. Fakat bu kadar eser seçeneğinin bulunduğu bu pazarda, etiket bilgilerini çok dikkatli okumakta yarar var.” ihtarında bulundu.
Yüksek seviyede protein içeren protein barların, yaklaşık 20-25 gram protein barındırdıklarını belirten Yiğit, yetişkin bir bireyin günlük protein gereksiniminin 45-55 gram ortasında olduğu düşünüldüğünde bu oranın son derece yeterli olduğunu lisana getirdi.
“Güzel ve sağlıklı şeyler vakit alır”
“Değişen ve gelişen dünyada proteinli bir öğün hazırlamak birçok kişi için vakit kaybı üzere düşünülse de hoş ve sağlıklı şeyler vakit alır.” diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, her spor sonrası protein bar tüketmek yerine bunu aralıklarla yapmanın bedeni daha olumlu etkileyeceğini tabir etti.
Vücudun kendisi için gereken proteini alırken demir, çinko, selenyum üzere mineralleri de alıp kullanmak istediğini kelamlarına ekleyen Yiğit, şöyle devam etti:
“Bu noktada besin ögelerinin bir ortaya gelip bedende oluşturduğu sinerjik etkiyi de atlamamak gerekir. Yani proteini yalnızca hazır barlardan değil, yumurta, peynir, az yağlı kırmızı ve beyaz etten almanız protein sentezi, kas imali ve beden işleyişi için daha tesirli olacaktır.”
Beslenmeye daha az vakit ayıranlar günlük olarak tüketebilir
Protein barların günlük beslenme nizamında bir besin desteği olarak kullanılmasına değinen Yiğit, “Günlük beslenme rutininde ağır tempo ve beslenme programlarında günlük olarak alınabilir. Günümüzde birçok faktör, bireylerin besin seçimi ve yemek yeme alışkanlıklarını büyük ölçüde etkiliyor. Mesken dışı uğraşıları artan aile bireyleri, beslenmeye daha az vakit ayırır, ihtiyaçlarını çoklukla ayaküstü ve atıştırmalık besinlerle geçirirler. Bu durumda olan bireylerin protein bar tüketmesi süratli ve ihtiyaç açısından kâfi olacaktır. Lifli yapıları sayesinde uzun müddet midede kalarak tok kalmaya da yardımcı olur.” dedi.
Tok fiyat, muhtaçlık duyulan güce katkı sağlar
Yiğit, protein barların öbür avantajlarını ise şöyle sıraladı:
“Uzun mühlet tokluk hissi sağladığından, fazladan kalori alımını azaltır. Yüksek oranları nedeniyle en düzgün protein kaynaklarındandır. Kan şekeri düzeyini dengelemeye dayanak olur. Gün içerisinde gereksinim duyulan güce katkı sağlar. Yağsız kas kütlesi oluşumunu sağlar. Metabolizma suratını arttırmaya yardımcı olur. Küçük olması nedeniyle kolay taşınabilir ve her vakit yanınızda bulunabilir. Kas gelişimini dayanaklar, hacim kazandırmaya yardımcı olur. İdman sonrası kasların daha çabuk toparlanmasını ve onarılmasını sağlar. Vakit kaybını önleyerek, kısa müddette protein almanızı sağlar. Ağır lif içerdiğinden bağırsak ve sindirim sistemi üzerinde olumlu tesirlere sahiptir.”
Bazı protein barlardaki yüksek tuz yahut şeker içeriği hastalık riskini artırabilir
Protein bar tüketmenin avantajlarının yanında dezavantajları olduğuna da vurgu yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Doğal protein kaynakları varken, her beş şahıstan biri sağlıklı olduğuna inandığı için protein barlarını diyetlerine alıyor. Bu halde günlük protein gereksinimlerini tamamladıklarını düşünüyorlar. Kimi protein barları, yüksek ölçüde şeker içerebilir, bu da diyabet riskini arttırabilir ve çok kilo almaya neden olabilir. Kimi protein barları yüksek ölçüde tuz içerebilir, bu da tansiyon yükselmesine neden olabilir ve kalp hastalıkları riskini artırabilir.” ikazlarını yaparak kelamlarını tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
