Omuz çıkığının gençlerde daha çok tekrarlandığını söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Burak Davet Aksu, “İstatistikler, 20 yaş altında omuz çıkığı yaşamış gençlerin risk altında olduğunu göstermektedir. 20 yaş altında omuzun ikinci kere çıkma mümkünlüğü yüzde 90. Hasebiyle bu yaş kümesi değerlidir. 30 yaş üzerinde ise tekrarlanma riski önemli manada düşer” diye konuştu.
Omuz çıkıkları ortopedik aciller ortasında yer alıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Burak Davet Aksu, düşme, sportif aktivite sırasında travma ya da epilepsi nöbeti üzere şuur kaybına neden olan hastalıklar nedeniyle her yaş kümesinde omuz çıkığı yaşanabileceğini söyledi. Omuz çıkığının, öncelikle çıkan eklemin yerine oturtulması ve sonrasında da kesinlikle tıbbi tedavi altına alınması gerektiğini anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, aksi durumda çıkığın tekrarlayabildiğini söyledi.
Omuzun çıkığında en tipik belirtinin şiddetli ağrı olduğunu anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, her ne kadar bazen kolda ve elde karıncalanma hissi ve uyuşukluk yaşansa da ağrının kuşkuya mahal vermeyecek kadar bariz olduğunu anlattı. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Tolga Aksu, semptomlarla ilgili şu bilgileri verdi: “Omuz çıkığı ortaya çıktığı vakit hasta acilen acil servislere başvurur. Hastalar, omuzun iki tarafını karşılaştırıldığında simetrisinde önemli bir değişiklik olduğunu ve eklemin yerinde olmadığını fark eder. Ayrıyeten kolunu hareket ettirmekte zorlanır. Omuz çıkığında birinci tedavi omuz ekleminin yerine oturtulmasıdır. Bunu ekseriyetle acil kaidelerinde anestezi vermeden tahminen biraz rahatlatıcı bir ilaç vererek yapabiliriz.”
“HASTA UZUN MÜDDET BEKLETİLMEMELİ”
Omuz çıkığının birinci tedavisinin acilde yapıldığını ve hastanın uzun saatler bekletilmemesi gerektiğini belirten Dr. Öğr. Ü. Aksu, uzun saatler bekletilen hastada omuz çıkığının çok şiddetli ağrı yapacağını, kemik dolanımını ve hudut dokusunu etkileyebileceğini söyledi. Bu durumda birinci yapılması gereken tedavinin omuz ekleminin yerine oturtulması diyen Dr. Öğr. Ü. Aksu kelamlarına şöyle devam etti: “Omuz çıkığında birinci müdahale yapıldıktan sonra takipler ve radyolojik tetkikler sonucunda fizik tedavi, cerrahi tedavi ya da bunların kombinasyonu biçiminde tedavi planlanır. Bunlara uyulmazsa omuz ekleminde instabilite, tekrar çıkık gelişmesi, kronik ağrılı omuz, hareket açıklığının azalması üzere sorunlarla karşılaşabiliriz” dedi
“20 YAŞ ALTINDA OMUZUN İKİNCİ DEFA ÇIKMA MÜMKÜNLÜĞÜ YÜZDE 90 VE ÜZERİNDE”
Omuz çıkığının tekrarlanmasında yaşın çok kıymetli bir faktör olduğunu aktaran Dr. Öğr. Ü. Aksu, “İstatistikler, 20 yaş altında omuz çıkığı yaşamış gençlerin riskli hasta olduğunu göstermektedir. Gençlerde daha çok spor yaralanması olarak bu durumu görüyoruz. 20 yaş altında omuzun ikinci kere çıkma mümkünlüğü yüzde 90. Münasebetiyle bu yaş kümesi değerlidir. 20 – 30 yaş ortasında ise birinci çıkıkta direkt cerrahi düşünmeyiz. Hastaya özel fizyoterapi planlarız. Şayet ikinci çıkık gerçekleşirse bu kümede da tedavi olarak cerrahi ön planda olur. 30 yaş üzerinde tekrarlanma riski önemli manada düşer. Tekrar gerçekleştiği vakit MR, tomografi üzere gerekli tetkiklerle bir cerrahi gerekip gerekmediğine ya da fizyoterapinin kâfi olup olmadığına karar veririz” biçiminde konuştu.
“İYİLEŞME SÜRECİNDE SÜREKLİ FİZİK TEDAVİ GEREKİR”
Günümüzde tedavinin yüzde 90 kapalı yani artroskopik cerrahi olduğunu belirten Dr. Öğr. Ü. Aksu, “Kapalı olarak yapılan ameliyat sonrasında hastaların yaşayabileceği komplikasyon oranı da daha düşüktür. Fakat bu düzgünleşme sürecinde hastanın dikkat etmesi gerekenler var. Öncelikle bu süreçte mutlaka fizik tedavi alınması gerekir. Hastanın yeterliliğine nazaran çoğunlukla fizik tedaviyle devam etmeyi uygun görürüz. 4-6 haftalık süreç içinde de akut nekahat mühletini bitirmiş oluruz” dedi.
“SPORCULAR REHABİLİTASYON SÜRECİ SONRASINDA SPORTİF FAALİYETLERE DÖNER”
Cerrahi tedavi maksadının hastanın omuzunu stabilitesini uygun biçimde olağan hayatına dönerek kullanabilmesi olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Ü. Aksu, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Özellikle profesyonel atletlerde tekrar spora dönebilmek çok daha değer taşıyor. Rehabilitasyon süreci sonrasında, şahsa nazaran değişse de ortalama altı hafta üzere bir mühlete muhtaçlık duyulur. Sonrasında sportif faaliyetlere dönüşü kademeli olarak yapılır. Yaralanma sonrası, kaldığı yerden devam etmesini bekleyemeyiz. 6’ncı haftadan sonra çalıştığı kadronun fizyoterapistiyle görüşüp spora dönüş sağlar.”
ÇIKAN OMUZU KENDİ KENDİNİZE YERİNE OTURTMAYA ÇALIŞMAYIN
Cerrahi uygulanmış hastalarda aşikâr hareketlerin yapılması gerektiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Ü. Mert Aksu, “Bu hareketleri yapamazsak dokunun düzgünleşme özelliğine bağlı olarak hareket kısıtlılıkları gelişebilir. Omuz çıkığı sonrası yapılan operasyonlarda fizik tedavi cerrahi kadar kıymetli bir yer tutar” dedi.
Bazı bireylerin tahminen de sinemaların tesiriyle omuzunu kendisinin yerine oturtmaya çalıştığını fakat bunun son derece tehlikeli olduğunu anlatan Dr. Öğr. Ü. Aksu, kelamlarını şöyle tamamladı: “Omuz çıktığında yalnızca yerine oturtmak değil sonrasında da kesinlikle tedavinin devam etmesi gerekir. Kişinin kendi omuzunu yerleştirmeye çalışması acılı olmasının yanında tehlikeli de olabilir. Eklem sıhhatini etkilediği üzere omurundaki kimi faaliyetleri kısıtlayıcı hale gelir. Daha da berbatı kişi bunu ruhsal huy edinebilir. Bu durum gelişirse sonrasında yapılan cerrahilerin muvaffakiyet bahtı da azalır. Hasebiyle işin hiçbir vakit bu noktaya gelmemesi gerekir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
