Sirkadiyen ritmin oluşması ve değişmesi, yaşlara göre değişiklikler gösterebiliyor. Bebeklerde doğumun ilk zamanlarında sirkadiyen ritim henüz oturmamışken, yaşlılık yarıyılında da hormonal metamorfozlara bağlı değişikleşmeler gözlemlenebiliyor.
1. Bebeklerde ve çocuklarda sirkadiyen ritim
Yeni doğmuş bebekler etrafsal metamorfozları algılayabilmeleri için lüzum dinledikleri duyuları henüz büyümemiş olduğu için, birkaç aylık olana kadar sirkadiyen ritim geliştiremezler. Bebeklerin ilk aylarda sirkadiyen ritim geliştirememelerinin en somut göstergesiyse, uykularının emin bir programta olmaması. Bebeklerin sirkadiyen ritmi, vücutlarının etrafsal uyaranlara göre değişmesi ve bulundukları etrafa yavaş yavaş adapte olmalarıyla beraber başlar. Bebekler 3 aylıkken vücutlarında melatonin salgılanmaya başlar ve 2 ay 9 ay arasındaki yarıyılda da bedeni açıkgöz ve tetikte tutmaya takviyeci olan kortizol hormonu salınımı başlar. Sirkadiyen ritmin oluştuğu ve vücudun çalışma mekanizmasının olgunlukla beraber programa oturduğu çocukluk yarıyılında, bebeklik yarıyılına göre çok daha programlı bir uyku döngüsü geliştirilir. Çocukluk yarıyılında vücudun sirkadiyen ritme uygun biçimde çalışması için 9 ya da 10 saatlik uykuya lüzum dinlenir.
2. Ergenlerde sirkadiyen ritim
Çocukluktan ergenliğe geçildiğinde, vücutta gözlemlenen radikal başkalaşımlarla beraber sirkadiyen ritim de mutasyona uğrar ve uyku-cingözlük döngüsünde de bununla iletişimli başkalaşımlar reelleşir. Çocukluk yarıyılındaki erken geçime saati, ergenlik yarıyılındaki çocuk kendini çok daha zinde sezdiği ve yorulmadığı için gecenin geç saatlerine sarkma meyli gösterir. Bunun nedeni, tüm hormonlarla beraber melatonin hormonunun salgılanmasında da metamorfoz yaşanmasıdır. Ergenlerde melatonin hormonu salınımı, tıpkı erişkin bir vücutta olduğu gibi, gece 10 ya da 11’den evvel başlamaz. Melatonin hormonunun salgılanma saatlerinde yaşanan bu metamorfoz, ergenlerin sabah daha fazla geçime gereksinimi dinlemesine neden olabilir. Çocuklar gibi 9-10 saat uykuya gereksinimi olan ancak melatonin hormonu salgılanmadığı için ancak gecenin geç saatlerde yatabilen ergenlerin sabah uyanmakta güçlük sürüklemeleri oldukça banaldir.
3. Erişkinlerde sirkadiyen ritim
Erişkinlik yarıyılında vücutta görece daha yavaş ve daha az metamorfoz yaşanması, ayrıca etrafsal şartlara çok daha kolay adapte olunabilmesi sirkadiyen ritimin de daha programlı ve meblağlı işlemesine zemin sağlar. Erişkinlik yarıyılında şayet şahıs uyku, yemek, egzersiz ve çalışma saatlerini vücudunun natürel ritmine uygun biçimde tertip edebilirse, başka bir deyişle sirkadiyen ritme uygun bir yaşam tarzı geliştirebilirse vücudunun tüm işlevleri sıhhatli biçimde çalışmaya devam eder. Sıhhatli bir erişkinin günde 7-9 saat arası uykuya gereksinimi olduğu düşünülürse, günlük yaşam alışkanlıklarının da bu döngüye ve melatonin salınımına uygun olarak tertip edilmesi daha üretken ve daha sıhhatli yaşayabilmenin olmazsa olmazı. Erişkin bir ferdin bünyesinde melatonin salınımı genelde saat 11 ortamı başlar. Vücudun en yoğun ve enerjisiz sezdiği saatlerse bu salınımın en yoğun olduğu gece 2-4 ya da 1-3 aralığıdır. Orta yaşlardan yaşlılık yarıyılına geçildiğinde, sirkadiyen ritimde bazı başkalaşımlar gözlemlenebilir. Yaşlılık yarıyılındaki fertler görece daha erken geçime ve sabahın çok erken saatlerinde uyanma meylinde olabilirler. Sirkadiyen ritimdeki bu başkalaşımlar, yaş almanın kaçınılmaz ve bir o kadar da klasik bir neticeyi.